Teşkilatçılık

Türkün en önemli vasfı örgütçülüktür. Örgütçülük dayanışmanın, verimliliğin ve başarının anahtarıdır. Örgütçülük, yolumuzu belirleyen ve bizi birlikte harekete geçirip, zafere götüren ilkedir. Örgüt olmak, aynı değerleri paylaşarak ortak bir hedefe kilitlenmektir. Örgüt, belirli bir düzen ile kurulmuş kurumsal bir sistem ve sorumluluk-yetkilerin nasıl paylaşılacağını belirleyen mekanizmanın adıdır. Örgütçülüğe harcadığımız her dakika, bize bir saat kazandırır. Yani örgütçülük bir lüks ve seçenek değil, hayatta kalma başarısı ve bir ihtiyaçtır. Artık pehlivan ve süpermenlerin zamanı geçmiştir, bugünün şartlarında, yalnızca örgüt ve takım çalışması ile başarı elde edilebilir. Hedefe ulaşmanın yolu güçten, gücün yolu ise, örgütlenmekten geçer. Örgütçülük bize azim ile çalışmanın gücünü verir ve neler başarabileceğimizi öğretir.

Her örgütün, bir ruhu ve aklı olur. Örgüt ruhu, insanların egolarını ikinci plana atıp örgütün başarısı için mücadele etmektir. Örgüt aklı ise, bilgi paylaşımı, iş birliği ve stratejik düşünceden doğan kolektif zeka ve karar verme yeteneğidir. Örgütün aklı örgütteki insanların aklından daha büyük olur ve onun ruhu bize sonsuz bir hayal gücü verir. Başarılı bir hareket ile başarısız hareketlerin farkı, güç ya da bilgi eksikliğinde değil, örgüt eksikliğindedir. Örgüt ruhu ve dayanışma, az güç ile büyük işler yapmanın tek ve değişmez çaresidir. Örgüt ve dayanışma olmayan yerde, içten içe bir çekişme olur.

Bir araya gelmek başlangıçtır ve bir grup yaratır. Grup arkadaşlık ve tanışlık ile kurulur ve daha esnektir. Ancak bir arada durup, örgütlenip, sorumluluk üstlenip, birlikte çalışmak, bir erdemdir. Tek başına ya da küçük gruplar ile, ancak küçük ve taktiksel başarılara gücümüz yeter. Vatanı kurtarıp, milli devlet kurup iktidarı ele geçirmek ise, ancak sağlam örgütlenmekten geçer. Örgüt ruhu, para ile satın alınmaz. Para, insanların işlerini görüp hayatlarını sürdürmek için bir araçtır ama onları bir örgüt yapmak için yeterli değildir. Örgüt, yalnız üyeler ile değil, onları birbirine bağlayan görünmez bağlarla kurulur. Bu bağları kurabilmek için onları heyecanlandıran bir amaç, şeffaf bir düzen ve adil bir görev-yetki sistemi ve emek bağı olmalıdır. Bir örgütte bu özellikler olursa, tüm imkansızlıklara rağmen başarılı olur. Çünkü böyle bir örgüt ile çalıştığımızda, daha güçlü özelliklere ve etkiye sahip oluruz. Onlar da hedefe giden yolumuzu kısaltan en güçlü silahımız olur. Düşmanlarımızın en korktuğu şey de, işte doğru örgütçülük sayesinde elde edeceğimiz bu silah ve güçtür.

Her Güney Azerbaycan milli aktivisti örgüt kurmayı, olduğu yerden başlamalıdır. Örgüt olmak bir yolculuktur, hedef değil. Bu yolculuğa girmek için bir vizyona ihtiyacımız var bir de cesarete, mükemmel olmaya ihtiyacımız yok. Neredeyseniz, oradan başlayın, elinizde olanları kullanın, elinizden gelen işi yapın. Olduğunuz okul, üniversite, iş yeri, mahalle ve şehirde, milli düşünceli insanları bulup, onlarla iletişime geçip gruplaşıp sonra örgütlenin. Örgütte sorumluluk üstlenmeye gönüllü olun ve verilen görevleri kusursuz şekilde yerine getirip, takip edin. Hareketimizin varlığı, sürekliliğine bağlıdır. İhmalkarlık, disiplinsizlik ve metotsuzluktan uzak olun. Uzakta hayal gibi duran bir şeyi görmeye çalışmak yerine, önünüzde açıkça duran işi görün. Sizinle çalışan milli aktivistlere güvenin, onlara bir işi nasıl yapacaklarını anlatmak yerine ne iş yapacaklarını anlatıp, onların yaratıcılıklarına fırsat verin.